Geçtiğimiz haftalardaki bir yazımızda Emre Uslu’nun ev arkadaşı ve Orsam Başkanı Şaban Kardaş’ın, CIA ajanı Henri Barkey’nin 15 Temmuz darbe günü esrarengiz biçimde İstanbul Büyükada’da, casuslar oteli olarak bilinen Splended Palace’da düzenlediği “bilimsel toplantı”ya katılmasından söz etmiştik.
Şaban Kardaş’ın twitter hesabındaki FETÖ karşıtı yorumlara dikkat çeken kimi okurlardan “Acaba haksızlık mı ettiniz geçen günkü yazınızda?” diye serzenişte bulunanlar oldu.
“At izi it izine karışmasın” diye daha fazla ileriye gitmiyoruz ama anlatacaklarımız var.
Biliyorsunuz geçen gün Azerbaycan’da Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in görev süresini uzatıp yetkilerini artıran Anayasa değişikliği referanduma sunuldu ve halk yüzde 86,6 oranında bu değişikliğe “evet” oyu verdi. Türkiye gibi FETÖ’cü yapılanmanın cirit attığı Azerbaycan’da bu referandum Aliyev’in güven oylaması olarak nitelenebilir.
Şimdi burada söz konusu olan Aliyev’in yetkilerinin artması.
Bu aynı zamanda bir güç takviyesi.
Biliyorsunuz Azerbaycan’daki FETÖ’nün gizli örgütlenmesi okullarla sınırlı değil. Mesele hayli derin.
İşin içinde bir dünya devi olan Azerbaycan’ın petrol şirketi SOCAR da var.
Her şeyi açık konuşalım. FETÖ, geçtiğimiz yıllarda, çarpıtılmış bilgilerle Azerbaycan’ı Türkiye hakkında hayli yanlış yönlendirdi.
Peki, FETÖ bunu nasıl yaptı?
Aliyev, Türkiye’nin ABD’nin güdümünde Ermenistan ile anlaşarak Azerbaycan’ı bypass edeceği endişesine kapıldı. Hani Ermenistan ile açık kapı politikalarının izlendiği dönemde. Oysa Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hiç böyle bir niyeti yoktu. Sadece, her iki ülkenin de bu siyasetten kazançlı çıkmasını istiyor, asla ve asla Dağlık Karabağ ve işgal altındaki topraklar meselesini gündeminden çıkarmıyordu.
Ama Azerbaycan yine de Türkiye Dışişlerinin niyetini önceden sezebilmek amacıyla Türkiye’de milyarlarca dolarlık yatırım yaparak PETKİM’i alan SOCAR bünyesinde kurulan bir think tank yapılanmasından istifade etmek istedi. Bu sebeple İstanbul’da Hazar Enstitüsü (HASEN) adıyla bir düşünce kuruluşu faaliyeti geçirildi.
Ancak, kısa sürede HASEN’in içine doluşan ve Azerbaycan’ın hassasiyetini öğrenen FETÖ, fitneciliğiyle bunu sonuna dek istismar etti. Yani çok acıdır ki Aliyev’in öğrenmek istediklerini ona çarpıtarak ileten de yine ülkede altını oyan FETÖ yapılanmasından başkası değildi.
Kumpas büyüktü. Entrikanın dibini bulmuştu FETÖ.
Bu arada HASEN’e pek çok danışman alındı. Onlardan biri, yine dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun dış politika ekibinden; Prof. Dr. Bülent Aras’tı ve Şaban Kardaş’ın da yakın arkadaşlarından biriydi.
Bülent Aras, Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünü bitirdikten sonra 1994 yılında Rusya Federasyonu'na bağlı Dağıstan Özerk Cumhuriyeti'ndeki bir üniversitede ders vermeye başladı. Sonra orayı bırakıp Türkiye’ye döndü. İddialara bakılırsa Rus istihbarat servisi FSB, Aras’ı cemaatçi olduğu iddiasıyla “İstenmeyen adam” ilan etmişti. Aras da ister istemez Türkiye’ye dönmüştü.
Türkiye’den sonra İndiana Üniversitesi Avrasya Çalışmaları Merkezinde görev yaptı. Yurt dışında pek çok yerde daha bulundu. Uzun yıllar Cemaate ait Fatih Üniversitesinde ve Işık Üniversitesinde çalıştıktan sonra Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki Stratejik Araştırmalar Merkezinin (SAM) başına getirildi. Bu çok kritik bir makamdı. Aras, 2010-2013 yılları arasında bu görevine devam etti.
İlginç olan şu ki, Bülent Aras, Hazar Enstitüsüne (HASEN) baş danışman olduğunda SAM’daki görevini de sürdürüyordu. Böylece HASEN ve SAM iç içe girmişti.
Peki, HASEN nasıl olup da illegal FETÖ’cü yapılanmanın eline geçebilmişti?
Belki bunu Bülent Aras’a sormak gerek. O daha iyi bilir.
Aslında sorunun yanıtını 16 Ağustos tarihinde SOCAR’dan yapılan tutuklamalara bakıp alabiliriz. SOCAR-PETKİM Genel Müdürü Saadettin Korkut ile birlikte SOCAR Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Azerbaycan uyruklu İlgaz Mehmetoğlu, Kurumsal İletişim Müdürü Memduh Taşlıcalı, İnsan Kaynakları Müdürü Azerbaycan uyruklu Rakif Farajov, Satın Alma Yöneticisi Selim Bal, Satış Yöneticisi İbrahim Aydın, himmetleri topladığı öne sürülen 'PETKİM'in imamı' Yasin Atak, ES İnşaat ortağı Şenol Demirbaş FETÖ’den tutuklandı.
SOCAR Petkim’deki FETÖ’cü sızıntının hangi boyutlara geldiğini böylece iyice öğrendik.
Neyse. Biz yine Aliyev ile bitirelim.
Anayasa değişikliğiyle kendisine verilen yetki belli ki FETÖ’nün Azerbaycan’daki illegal faaliyetlerine ilişkin yeni bir dönemin habercisi.
Belki de sadece SOCAR Türkiye değil, FETÖ’cü kaynadığı söylenen SOCAR Amerika için de öyle.
Ama dikkat edilmesi gereken nokta şu:
Sadece pirincin içinde aleniyete intikal eden siyah taşları değil, pirincin içindeki beyaz taşları da ayıklamak gerek.