Güneş enerjisi gibi, rüzgâr enerjisi de son yıllarda hızlı büyüyen ve tercih edilen yenilebilir bir enerji kaynağıdır. Fosil yakıtlara nazaran zararlı sera gazı üretmemesi, doğa dostu ve temiz bir enerji kaynağı olması rüzgâr enerjisine olan talebi hiç kuşkusuz artırıyor.
Rüzgâr enerjisi, hem bireyler hem de işletmeler için her geçen gün daha ucuz, uygulanabilir ve temiz bir enerji kaynağı alternatifi haline dönüşüyorken, bu alanda yapılan çalışmalarda hızla ilerliyor.
Öyle ki, dijitalleşmeyle rüzgâr santralleri ve akıllı rüzgâr türbinleri,öğrenme kabiliyetine sahip yazılımlarla maliyeti azaltıyor ve verimi artırabiliyorlar. Söz gelimi, hem rüzgar santralleri hem de rüzgar türbinleri akıllanıyorlar.
General Electric (GE), dijital rüzgâr santralleri ve akıllı rüzgâr türbinleri alanlarında yaptığı yenilik ve çalışmalarla ön plana çıkıyor.
GE’nin bu alanda yaptığı çalışmalar ve sizi de gerçekten şaşırtacağına inandığımız dikkat çeken bazı gelişmeler şu şekilde:
1. Amerika’nın ilk rüzgâr türbini 1887 yılında inşa edildi
Amerika’nın ilk rüzgâr türbini de mucit Charles Brush tarafından Cleveland, Ohio’daki evinin arka bahçesinde 1887 yılında inşa edilmişti. 114 kanatlı 4 tonluk bir rüzgâr türbini bugünün şartlarında oldukça verimsizdi ama 12 kW enerji üretebiliyordu. Fakat bu, gelecekte dev bir endüstri yaratmaya yetecek bir gelişmeydi.
2. Brush, bugün için dev bir endüstri yarattı
Brush’un şirketi 1982 senesinde GE’nin bir parçası oldu fakat Brush, 1887’de evinin arka bahçesinde inşa ettiği rüzgâr jeneratörü ile bugünün büyük bir endüstrisini yaratacak kapıyı aralamıştı. Günümüzde bu endüstride gelinen noktada GE, bütün bir rüzgâr santralinin çalışmasını iyileştiren çözümleri üretti. Bugün rüzgârla çalışan türbin ve santraller, sahip olunan çözümlerle sadece enerji üretmekle kalmıyor, kendi kendilerini optimize ederek verimliliği daha da yükseltiyor ve maliyeti daha da azaltabiliyorlar.
3. En verimli türbinleri tasarlamak için türbinlerin ‘DNA’sı kullanılıyor
Her rüzgâr santralinin parmak izi veya bir DNA’ya eşdeğer benzersiz bir profili olduğunu söyleyen GE Yenilenebilir Enerji, Rüzgâr Ürünleri Genel Müdürü Keith Longtin, en verimli türbinleri tasarlamak için rüzgâr santrallerinin bu benzersiz profilini kullandıklarından bahsediyor. Rüzgâr türbinlerinin birbirleriyle ve çevreleriyle nasıl etkileşime girdiği takip ediliyor ve bir bilgisayarda her birinin dijital bir ikizi oluşturulabiliyor.
4. Rüzgâr türbinlerinin dijital ikizleri verimliliği artırmada büyük rol oynuyor
Rüzgâr türbinlerinin dijital ikizleri, santraldeki farklı noktalar için en verimli türbini tasarlamak için kullanılıyor. Dijital rüzgâr santrali tasarımcıları, bulut ortamındaki “dijital ikiz” modellerini kullanarak gerçek hayattaki rüzgâr santrallerini tasarlıyor ve optimize ediyorlar. Böylece en yüksek verimlilik elde edilebiliyor.
5. Akıllı dijital ikizler, kendi kendini yönetiyor
Öğrenme kabiliyetine sahip yazılımlar sayesinde dijital ikizler de rüzgâr santralinden gelen verileri sürekli analiz ederek, üretimdeki performansın işleyişini iyileştirebiliyor ve kendilerini yönetebiliyorlar. Örneğin, bir rüzgâr türbinin yakınlarında ev varsa, o türbin gürültü eşiğinin altında kalacak şekilde pervane dönüş hızını azaltabiliyor.
6. Rüzgâr türbinleri, veri bilimini derinlemesine kullanan gerçek zamanlı makinelere dönüşüyor
GE, dijital ikizlerin yazılımlar sayesinde rüzgâr santralinden gelen verileri anlık olarak analiz ederek operasyonun daha da verimli hale gelmesini, “onlar, veri bilimini derinlemesine kullanan gerçek zamanlı birer makine” şeklinde tarif ediyor ve “Burada gerçek fizik bilimi işliyor. Tıpkı yeni video oyunlarındaki araba kullanma deneyimi gibi, gerçeğe çok yakın bir resim elde edebiliyoruz. Bunu yapabilmemizin iki sebebi var: Bir, fiziğini anlıyoruz çünkü türbin inşa ediyoruz; iki, çünkü aynı zamanda yazılım geliştiriyoruz” diyor.
7. Dijital rüzgâr santrali, Predix adı verilen yazılım platformuyla daha fazla güçleniyor
Predix, GE’ninözel olarak endüstriyel internet için geliştirdiği yazılım platformudur.
Predix’i kabaca akıllı telefonlarımızın sahip olduğu iOS ve Andorid işletim sistemlerine benzetmek mümkün. Örneğin, akıllı telefonlarımızın işletim sistemine uygun olarak bankacılık uygulamalarını indirerek finansal işlemleri yapabiliyoruz veya bir dergi uygulamasını indirerek dergi okuyabiliyor ya da alışveriş uygulamasını indirerek alışveriş yapabiliyoruz. İşte tıpkı Predix’te bu uygulamaları kullanmak için ihtiyacımız olan işletim sistemi gibi çalışıyor. Tek fark Predix, bunları bizim için değil makineler için yapıyor. Mesela, bir rüzgâr santrali bir şebekenin talebine karşılık vermek ya da enerji çıktısını maksimuma çıkarabilmek için tasarlanan herhangi bir sayıda uygulamayı çalıştırabiliyor.
8. Teknolojinin bir rüzgâr santrali için 100 milyon dolar artı değer yaratacağı tahmin ediliyor
Teknoloji sayesinde rüzgâr türbinlerinin dijital ikiz modellerinin yaratılması, tasarlanması ve optimize edilerek verimliliğinin artırılmasıyla enerji üretiminde %20’lik bir artış yaşanacağı ve bunun, 100 MW gücünde bir santralin ömrü boyunca 100 milyon $ dolar artı değer yaratacağı öngörülüyor.
9. GE, Türkiye’de Dost Enerji ile yeni bir iş birliği yaptı
Dünyada olduğu kadar Türkiye’de de çevreye zarar vermeyen yenilenebilir enerjiye olan talep artıyor. Türkiye, 2023 yılına kadar rüzgâr enerjisi alanında 20 gigavatlık toplam kapasiteye ulaşmayı ve birincil enerjinin yüzde 30’unu yenilenebilir kaynaklardan elde etmeyi hedefliyor.
GE’nin Dost Enerji ile yaptığı yeni bir anlaşmayla Bergama rüzgârından 70 MW enerji üretimi sağlanmaya başlanacak. Anlaşmaya göre, Bergama Rüzgâr Enerji Santrali için GE tarafından tedarik edilecek rüzgâr türbinlerinin kanat ve kule üretimi Türkiye’de yapılacak. Anlaşma sayesinde Türkiye’de bu bağlamda hem istihdam sağlanacak hem de 2023 yılı hedefleri için katkı sağlanmış olacak.
10. GE, dünyayı değiştirmeye devam ediyor
GE, yenilenebilir enerji alanında yaptığı çalışmalar, geliştirdiğiteknolojiler ve sosyal sorumluluk faaliyetleriyle dünyayı değiştirmeye devam ediyor.
Rüzgâr santralleri, GE’nin teknolojisiyle akıllanıyor ve rüzgâr türbinlerinin bulut ortamında yeniden hayat bulan dijital ikizleri, verimliliği artırabilmek ve yenirüzgâr santralleri tasarlamak için kullanılıyor. GE’nin bu teknolojisi sayesinde verimlilik %20 artıyor.
Yenilebilir enerjialanında yürüttüğü teknoloji ve sosyal çalışmalarıyla dikkat çeken GE, Fortune Dergisi’nin “Dünyayı Değiştirenler” listesindebu sene üçüncü sırada yer aldı.
Doğa dostu yenilenebilir enerji alanında yapılan çalışmalar ve teknoloji sayesinde yenilenebilir enerjide verimliliğin artması, maliyetlerin düşmesi hatta daha da önemlisi GE’ningeliştirdiği teknolojiler ve yapılan çalışmalar sizce de dünyayı daha iyi bir yer haline getirmiyor mu?
Enerji sektöründeki diğer gelişmeler için http://geturkiyeblog.com/ge-hikayeleri/enerji-verir/ ziyaret edebilirsiniz.